Türk UH-60 Black Hawk Helikopteri ATGM Saldırısından Kurtuldu
Amerikan yapımı UH-60 Black Hawk helikopterinin, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir versiyonunun, Irak’ın kuzeyinde gerçekleşen bir anti-tank güdümlü füze (ATGM) saldırısından kıl payı kurtulduğu bildirildi. Bu iddia, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden, helikopterin saldırıdan nasıl kaçtığını gösteren video görüntüleri eşliğinde paylaşıldı. Videonun ilk kısmında, yaklaşan ATGM ve helikopterin kalkış anı ile saldırıyı atlatma anları yer almakta; füze patlıyor ama helikopteri açıkça ıskalıyor.
Olayın tam zamanı belirsiz olsa da, video 28 Aralık 2024 tarihinde X üzerinde paylaşılmıştır. Videonun ikinci kısmında, ATGM patlaması sonrası ortamdaki kaos içinde helikopterin yakın çekim görüntüleri gösteriliyor.
UH-60 Black Hawk’ın, gelen anti-tank güdümlü füzeden (ATGM) kurtulabilme yeteneği, ileri düzey manevra kabiliyeti, modern teknolojiler ve pilotların hızlı refleksleri sayesinde mümkün olmuştur. Bu olayda, Kornet veya TOW gibi sistemlerden ateşlenen bir füze, helikopteri vurmayı başaramamıştır; helikopter, hızlı bir ivmelenme ve çeviklik ile bu duruma yanıt vermiştir. Füzenin izini takip etmek yerine, helikopter yüksek hızda havalandı ve bu da füzenin hedefini kaybetmesine yol açtı.
Bu, füzeden kaçınma manevrasının bir ders kitabı örneğiydi; anlık refleksler ve helikopterin hassas kontrolünü gerektiriyordu. Anti-tank füzeleri genellikle zırhlı kara araçlarını hedef almak üzere tasarlanmışken, hızlı hareket eden hava hedeflerine karşı etkisiz kalabilmektedirler. ATGM yönlendirme sistemleri, kızıl ötesi veya lazerle yönlendirilmiş olsun, genellikle sabit ve yavaş hedeflere karşı etkili olsalar da, dinamik bir helikopterle karşılaştıklarında zorluk yaşarlar.
Füze helikopteri takip etmeye çalıştıkça, helikopter manevra yaparak rotasını değiştirip füzeyi yanıltmayı başardı. Sonuç olarak, füze hedefini kaybederek kendi kendine imha oldu. UH-60, bu tür saldırılara karşı savunmada önemli bir rol oynayan çeşitli karşı tedbirlerle donatılmıştır. Yoğun ısı yayan flare’ler, füzenin kızıl ötesi hedefleme sistemini yanıltabilir. Füze, helikopterin motorlarının yaydığı yoğun ısı imzasını tespit ettiğinde, yanlış hedefi takip etmeye başlayabilir.
Ekstra elektronik karşı tedbirler, AN/ALQ-144 gibi sistemler, lazer ve radyo frekansı yönlendirme sistemlerini bozarak, füzeyi kafa karışıklığına sokar ve hedefi takip etmesini engeller. ATGM’lerin hızlı hareket eden hava nesneleriyle etkileşimde bulunmak üzere tasarlanmadığını belirtmek önemlidir. Füzenin yönlendirme teknolojisi, genellikle sabit veya yavaş hareket eden hedefler için optimize edilmiştir. Bir helikopter gibi dinamik bir nesneyle karşılaştığında, füze kolaylıkla kilidini kaybedebilir veya hedefi doğru bir şekilde takip edemez.
Bu olay, yalnızca belirli modern ATGM sistemlerinin helikopterler karşısındaki zayıflıklarını vurgulamakla kalmıyor, aynı zamanda modern savaş helikopterlerinin sahip olduğu etkili savunma teknolojilerinin önemini de gözler önüne seriyor. Mürettebatın manevra kabiliyeti, entegre karşı tedbirlerle birleştiğinde, bir saldırının etkisini önemli ölçüde azaltabilir ve kritik anlarda hayatta kalmayı sağlayabilir. Bu olayda, ustaca pilotaj, modern koruma teknolojileri ve dinamik bir hedefin vurulma olasılığının düşük olması, füzeden başarılı bir şekilde kaçınmanın ve helikopterin hayatta kalmasının anahtarlarıydı.
Cuma günü, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin güney sınırlarının ötesindeki bölgeleri güvence altına alma ve “terörist tehditleri” (PKK tarafından oluşturulan) ortadan kaldırma planlarını duyurdu; Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerine odaklanarak, bu sürecin 2025’te başlayacağını açıkladı.
Türkiye’nin PKK ile mücadelesi, kapsamlı hava saldırıları ve kara operasyonları ile desteklenmekte ve bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyindeki terörist unsurlara karşı kararlılığını göstermektedir. Son günlerde, Türk F-16’ları ve silahlı insansız hava araçları, PKK’nın önemli kalesi olan Metina, Kandil ve Hakurk bölgelerinde mühimmatla dolu mağaralar ve stratejik iletişim altyapısı gibi anahtar hedeflere yönelik hassas saldırılar gerçekleştirmiştir.
- Rus işadamı, ilk düşürülen F-16 savaş uçağı için 145 bin dolar ödedi.
- Belirtiler, Çin’in GJ-11 Keskin Kılıç gizli UCAV’ı test ettiğini gösteriyor.
- Rusya, ayda 150 füzeyi üretmeye mi başladı? Kiev alarm veriyor.
Türk Savunma Bakanlığı’ndan gelen kaynaklara göre, bu operasyon, PKK’nın Türkiye’ye yönelik saldırı düzenleme yeteneğini ortadan kaldırmayı ve terörist faaliyetlerle sürekli tehdit altında olan bölgelerde uzun vadeli güvenliği sağlamayı hedefliyor. Türkiye, stratejik bölgelerde kalıcı üsler kurarak askeri varlığını güçlendirmeye aktif olarak devam ediyor. Bu üsler, gelişmiş gözetim ve savunma sistemleriyle donatılmış olup, yalnızca PKK’ya karşı değil, aynı zamanda Irak’ın kuzeyinde çeşitli silahlı grupların etkisi altında olan anahtar bölgelerin kontrolünü sürdürmek için de tasarlanmıştır.
Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığını genişletmesi, uzun vadeli bir güvenlik bölgesi oluşturma ve PKK’nın Türk sınırlarının dışındaki operasyonel yeteneklerini sınırlama amacı güden daha geniş bir stratejinin parçasıdır. Artan gerginliklere yanıt olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bahar’a kadar bu bölgeler tamamen güçlendirilecek ve tehdit bir kez ve herkes için ortadan kaldırılacaktır.” şeklinde açıklamada bulundu.
Bu durum, Türkiye’nin PKK sorununu kalıcı kontrol sağlamayı amaçlayarak ele alma kararlılığını vurgulamaktadır. Irak’ın kuzeyindeki Türk güçlerine yönelik PKK’nın saldırıları devam etmekte olup, son günlerde 3 Türk askerinin yaşamını yitirdiği bildirildi.
Gelecekte büyük ölçekli bir kara operasyonu olasılığı masada kalmaktadır; Türk askeri kaynaklarına göre, planlanan operasyonun hedefi, Irak’ta 40 kilometre derinliğe kadar bir güvenlik bölgesi oluşturmak ve Türkiye’nin sınır bölgelerini korumaktır. Türkiye, modern savaşın ne anlama geldiğini ve PKK’ya karşı yürütülen kampanyanın, uluslararası baskılara rağmen, terör tehdidi tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar durmayacağını net bir şekilde ifade etmektedir.